Ağartan Hukuk Bürosu olarak canlı destek ve danışma hattından sıkça aldığımız sorulardan biri, eşlerden birinin uzun süreli hapis cezası aldığında ne yapılabileceği sorusudur.

Unutulmamalıdır ki evlilik her iki bireye de yükümlülükler vermektedir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi eşlerin aile birliğinin sağlaması açısından önem taşımaktadır. Uzun süreli hapis cezası alan eş de bu yükümlülüklerine yerine getiremeyeceği için boşanmak mümkündür.

İlgili Yargıtay Kararı

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2015/21999

KARAR NO : 2017/2786

KARAR TARİHİ : 16.03.2017

T.C. BOŞANMA DAVASI – DAVALININ KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS VE KASTEN YARALAMA SUÇLARINDAN DOLAYI UZUN SÜRELİ HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZAYA MAHKUM OLDUĞU – EVLİLİK BİRLİĞİNE İLİŞKİN GÖREVLERİN YERİNE GETİRİLEMEYECEĞİ –DAVANIN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Kadın tarafından erkeğe yüklenen aşağılama ve dışlama vakıaları kanıtlanamamış ise de; davalının kasten öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama suçlarından dolayı uzun süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olduğu, bunun sonucu olarak evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getiremeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı kadın dava açmakta haklı olup, evlilik birliği sarsılmıştır. Bu durumda, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. (4721 S. K. m. 166) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Mahkemece, davacı tanıkların beyanlarının davacının iddialarını desteklemediği, davacının iddialarını ispatlayamadığı görülmekle, davacının davasının şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı kadın, davalının kendisini aşağıladığı, dışladığı ve işlediği bir suçtan dolayı uzun süreli hapis cezası aldığı ve evlilik birliğinin bu sebeple sarsıldığı gerekçesiyle Türk Medeni Kanununun 166. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı ise cezaevinden gönderdiği dilekçe ile davanın reddi gerektiğini cevaben bildirmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadın tarafından erkeğe yüklenen aşağılama ve dışlama vakıaları kanıtlanamamış ise de; davalının kasten öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama suçlarından dolayı uzun süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olduğu, bunun sonucu olarak evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getiremeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı kadın dava açmakta haklı olup, evlilik birliği sarsılmıştır. Bu durumda, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.